"Her ağacın bir hikayesi vardır. Çamın da öyle. Onun hikayesi, gürül gürül akan bir nehrin ikiye böldüğü nispeten çıplak, genişçe bir vadinin en yüksek tepesinde başlar. Aşağıda her türden ağaç, dallarında meyveler, etrafta koşuşan köylü çocuklarla vadi yemyeşil, cıvıl cıvıldır. Derin bir iç geçirir tepedeki yalnız çam ağacı. "Ah keşke benim de geniş, kimseye batmayan yapraklarım olsaydı.. Çocuklar etrafımda koşturup oyunlar oynasaydı.." Ertesi sabah uyandığında dileğini gerçekleşmiş bulur genç çam ağacı. Geniş, yumuşacık yaprakları olmuştur. Öylesine sevinir ki, adeta rüzgarlarla dans eden yapraklarını seyretmekten kendini alamaz. Derken bir keçi sürüsü gelir ve tüm yapraklarını yer. Derin bir hüzne garkolur. Yine içli içli, belli belirsiz homurdanır: " Ah keşke yapraklarım camdan olsaydı. Böylece keçiler de yiyemez ışıl ışıl parlarlardı." Ertesi sabah yine dileğini gerçekleşmiş bulur toy çam ağacı. Gerçekten de camdan yaprakları şıngır şıngır oynuyor, güneşin altında ışıl ışıl p Show More